Küresel
faşizme karşı insanlığın vicdanı
Türkiye koşar adım seçimlere gidiyor…
Irak savaşının eli kulağında.
Hadiseler ve süreçler öylesine birbirine
bağlı ve birbirinden etkilenir hale geldi ki, en
azından bölgemizde gelişmelerin arasına sınır
çekmek imkansızlaştı. Bugün için Türkiye’nin
iç meselesi sayılabilecek hadiseleri doğuran
nedenin , gerçekte içbünye ile alakalı olmadığını,
Türkiye ve bölge üzerinde yoğunlaşan “büyük
oyunun” parçası gibi ortaya çıktığını müşahade
etmekteyiz. Uluslararası siyaset literatürünün
maruf bir özdeyişinde “iç politikayı, dış
politikanın tayin ettiği” tespit edilmiştir.
Bu tespite katılan veya eleştiren olabilir,
fakat gerek Irak, gerek Kıbrıs, gerek AB konularıyla
Türkiye’nin dış politikanın kollarına düştüğü
ve dış dinamiklerin işleyişinin Türkiye’ye
dönük önemli sonuçlar meydana getireceği de aşikardır.
Dış politikanın iç politikayı tayin etmesine,
yakın tarihi savaş ve toprak kayıplarıyla dolu
Türk milletinin hafızası yabancı değilse de,
yine de bugünün kuşakları için ilk defa bu ölçüde
gözle görülür hale gelmiştir. İki kutuplu dünya
düzeninin çatısı Avrupa’da çatılmıştır.
Tek kutuplu dünya düzenini kurmanın savaşımı
Avrasya’da verilmektedir. Tek kutuplu yeni bir dünya
düzeninin mi, yoksa 19.yüzyıldakine benzeyen
bir yeni güç dengesinin mi ortaya çıkacağı
sorusu, Avrasya’da cevaplanacaktır. Irak, yeni
dünya düzeninin biçimleneceği dönüm noktalarından
bir tanesidir. ABD, Irak sınavını kazanırsa
yeni küresel mimariyi kabul ettirmede hayli
avantaj kazanacaktır. Ayağının tökezlemesi
durumunda tek dünya devletini kurmayı amaçlayan
projenin agnostik-heretik sahipleri sıin agnostik-heretik sahipleri sıkıntıya düşecektir.
Bizler Yarın
Dergisi olarak hiçbir millete, ülkeye ve devlete
baştan ve önyargıyla düşman olunmasına karşı
çıktığımız için, kör ve dogmatik Amerikan
düşmanlığını da doğru bulmuyoruz. Fakat bugün
özgürlük ve adalet ölçüleriyle baktığımızda
karşımızda bir değil birkaç Amerika görünmektedir.
Bu Amerikalardan bir tanesi özgürlük ve adalet
söylemiyle dünyayı kana boğması an meselesi
olan ve Amerikan yönetimini de pençesinde tutan
küresel finans oligarşinin Amerika’sıdır.
Amerikan yönetiminin finans kapitalin
hizmetindeki politikalarına güneyin ve doğunun
mazlum milletlerinin vicdanıyla buluşarak karşı
çıkıp, Amerika’nın ve insanlığın geleceğini
evrensel bir özgürlük ve adalet yaratılmasında
gören başka bir Amerika daha vardır. Dünya ne
yazık ki bu Amerika yerine finans kapitalin
Amerika’sını tanıyıp biliyor. Ancak ümit
ediyoruz ki, finans kapitalin Amerika’sı insanlığı
kana ve gözyaşına boğdukça Amerikan vicdanı
da mazlum milletlerin vicdanıyla “ortak
iyi”de buluşacaktır. Küresel finans kapital,
şimdilik vatan olarak Amerika’yı kullanmakta,
faşist ve despot tek dünya devleti kurma
mücadelesini, sadece insanlığın dış sınırlarında
değil, Amerika’nın içinde Amerikan vicdanına
karşı da sürdürmektedir.
Elbette büyük
faşist ve büyük despota karşı çıkmak
(finans oligarşinin Amerikası), Saddam veya buna
benzeyen ve her zaman emperyalizmin hizmetlerini görmüş
küçük faşist ve küçük despotlara taraf
olmayı gerektirmez. Önemli olanın faşist küresel
patronlara ve küçük faşist yerel
derebeyliklere dönüşmeyen ve insanlığı ve
milletleri kırk katır mı kırk satır mı çaresizliğine
mahkum etmeyen barışçı ve özgürlükçü bir
insanlık vasatının olabileceğinin anlaşılması
ve istenmesidir. Küresel oligarşi, düşman gibi
görünse de yerel oligarşiler üzerinden kurduğu
yaygın denetim ağıyla hakimiyetini sağlamaktadır.
İnsanlığı kıyamete doğru sürükleyen bu küresel
denetim ağı insanlığın ortak vicdanı ve çabasıyla
bir noktada durdurulmazsa, gelecekte karanlık günler
beklenmelidir.
Batıda
kalan kısmıyla insanlığın vicdanı, refah ve
tüketim yoluyla sömürü ve baskıya fazlaca
eklendiğinden dolayı, Batı’dan değil, Doğu
ve Batı’nın sentezinden yeşermeye daha elverişlidir.
Emperyalizmin saldırı ve baskısı altında
yaralanmış olsa da, gelenek ve töreleriyle canlılığını
hala kaybetmemiş “Doğu vicdanı”, Batı’nın
olumlu değerleriyle sentezlenerek insanlığın
geleceği adına tarihe yeniden yürümelidir. Bu
sentezin tarihteki büyük temsilcisi olan Türkiye,
bugünkü bitap düşmüş halini geçici
sayabildiği ve gözlerini geleceğe dikebildiğinde
yeniden benzer bir işlev ile insanlığın özgürlük
ve adalet arayışının hakiki adresi olacaktır.
|
|
Ekim
sayısı bütün bayilerde
|
EKİM
SAYISINDA
Savaş seçimi:
Burhan METİN
Irakta tangoya doğru
Hasan ÜNAL
Hadi ey hür dünya, demokrasi için
savaşa
Erol GÖKA
Seçimlerde
ABD adına güdük bir iktidar çıkabilir
Fehmi
KORU
3Kasım tasfiye seçimleri mi?
Abdullah MURADOĞLU
Bugün için...
Tarihten bir yaprak
Altay ÜNALTAY
Dağınıklık
Mahir KAYNAK
Savaş
ve barış
İsrael
Shamir
36.
paralelde ikinci raund
Ali
AKEL
|
|
|