|
Habermas’ın Küreselleşme ve Milli
Devletlerin Akibeti adlı deneme derlemesi,
dünyayı anlamaya çalışanlar için ufuk
açıcı yazılar barındırmakta. |
|
|
Bir
belirleyici olarak varolan dünyanın siyasi, kültürel
ve ticari arenasından çekildikten sonra Türkler’in yalnızca
geri kalan dünya ile değil, o güne değin bizzat eyaleti
olan yerlerle de başı bir türlü sorundan kurtulamadı.
Bu baş ağrısının temel nedeni, Batılılar’ın görmek
ve göstermek istedikleri gibi, kendilerinin yapageldiklerinin
bir benzerini Türkler’in de yapmış olması, açıkçası,
fethettikleri yerleri birer sömürü kolonisi haline
getirmeleri değil, tam tersine, her gidilen yerde götürülen
adaletin, o sistemin zayıflamasından sonra geri tepmesiydi.
İşte bu geri tepişle yalnızca topraklar yitirilmedi,
sanki bir daha geri gelmemecesine elden giden kendine
güvenin doğurduğu geri çekilme ve kabuğuna sığınmanın
etkisiyle dünyaya söyleyecek sözü kalmama havasını da
doğurdu. O güne değin palazlanan kapitalizmin karşısında,
önce kendine güven ve böylelikle tehlikeyi can evinden
sezememe, ardından gereken zamanda gerekli adımların
atılmamasından kaynaklanan uçurumun da katkısıyla her
yapılanın tam olarak işe yaramaması, son olarak da dünyaya
kendini kapama durumun doğurdu.
Bu süre zarfında da kapitalizmi eleştirmek ve ona karşı
durmak, örneğin Amerika’da Beat kuşağı gibi küçük ve
sevimli (fakat yalnızca sevimli) tepkilerin ya da Avrupa’da
kimi ideolojik yönelimlerin üzerine düştü. Bu süreçte
“Dünya Sistemi” gibi kavramların öne sürülmesine ve
kapitalizmin işleyişinin düşünsel arkaplanına ışık tutulmasına
veya varolan durumun “Tarihin Sonu” olduğunu vurgulayan
yorumlara da rastlandı.
Yine kapitalist işleyişi ele alan ve ekonomi merkezli
bir eleştiri getiren Wallerstein gibi isimlere ya da
Habermas gibi dünya sistemi olgusunu felsefe-bilim merkezli
ele alan yaklaşımlara Avrupa’da rastlıyoruz. Kapitalist
mekanizmanın bir uzantısı olan ülkelerden çıkan bu yaklaşımlar,
bu düzenin temellerinin atıldığı yüzyıllar boyunca o
düzenle çatışan biricik siyasi, düşünsel ve ekonomik
gücün temsilcisinin torunlarına da bir bir sunuluyor
günümüzde. Bunun son örneklerinden biri, Habermas’ın
Die Postnationale Konstellation Politische Essays adlı
eserinin, Küreselleşme ve Milli Devletlerin Akibeti
adıyla Medeni Beyaztaş tarafından çevrilmesi ve Bakış
Yayınları arasından çıkması. Bu eserindeki makalelerde
Habermas, ulus-devletin ortaya çıkışında rastlanılan
meydan okumalardan yola çıkarak bu tür devletlerin demokrasi
yapısı üzerinde durmakta ve ardından da küreselleşme
baskısıyla ulus-devletlerin alması olası yeni biçimleri
ele almakta.
Denemelerin ikinci bölümündeyse bir önceki yüzyılda
ortaya çıkan sosyal devlet olgusu üzerinde durmakta
ve sosyal devletlerin zaafları, toplumlar üzerindeki
düşünme ve davranma alışkanlıkları, bu alışkanlıkların
küreselleşmeye niçin direnemediği, bunun üzerinden de
ulus-devletlerin yeni ekonomik yapıyla ne tür bünyelere
dönüşebileceği konularına değiniyor. Millet Sonrası
Terkip ve Demokrasinin İstikbali başlığını taşıyan kitabın
en canalıcı üçüncü bölümü ise felsefi bir yaklaşımla
mevcut dünyadaki uluslar arası ilişkileri, bu ilişkileri
belirleyen düşünsel, psikolojik güdüleri, Amerika ve
Avrupa’nın ‘öteki’ olarak Batı-dışı toplumlara bakışını
serimlemekte. Günümüzde konuşulan birçok siyasi, kültürel
ve entelektüel olgunun atardamarlarını işaret eden ve
bu işaret taşları üzerinden dünyadaki yeni yapılanmalara
bakan bu uzun deneme, yalnızca siyasi arenada değil,
entelektüel arenada da nelerin olup bittiğini anlamak
için, ‘içeriden’ bakan biri tarafından kaleme alınmış
önemli bir rehber niteliğinde.
Son bölümdeki denemelerdeyse Habermas, Batı-dışı toplumlara,
örneğin Hind ve İslam ülkelerini de kapsayan kültürlere
bakmakta ve insan hakları kavramı doğrultusunda bu ülkelerdeki
oluşumları ele almakta.
Habermas’ın Küreselleşme ve Milli Devletlerin Akibeti
adlı deneme derlemesi, dünyayı anlamaya çalışanlar için
ufuk açıcı yazılar barındırmakta.
|