Türkiye’den
taraf
olmak
Türkiye
kamuoyu AB meselesinde yeni bir bölünmeye daha
uğradı. AB’ciler ve Anti-AB’ciler diye iki kesim
doğdu. Taraf olanlar AB’ni refahın, özgürlüğün
ve hukukun tek adresi görüyorlar. AB dışında kalacak
bir Türkiye için karanlık senaryolar çiziyorlar.
Karşı olanlar, AB’de yok oluş ve etnik bölücülük
görüyorlar. Türkiye kamuoyunun aklı ise, hayli
karışık…
AB’ciler
anketler, bildiriler ve gazete ilanlarıyla kamuoyunu
etkilemeye çalışıyorlar. Anti-AB’ciler, AB’ci
rüzgara toplantılar ve çeşitli yayınlarla cevap
verme çabasındalar.
AB
konusunda kamuoyu ve kurumları bilgilendirmesi
gereken kuruluşlar AB’ci psikolojik harekatın
araçlarına dönüşmüş durumda. AB, çoktan dış ilişkiler
gündemi olmaktan çıkmış ve içerde güç için savaşan
politik ve ekonomik aktörlerin elinde keskin bir
kılıç gibi kullanılmaktadır. Öyle anlaşılıyor
ki AB Temsilcileri de bunu istemektedir.
AB’ciler-Anti-AB’ciler
bölünme ve mücadelesinin Türkiye’ye büyük zararı
dokunmaktadır. Bu iç çekişme, AB ile eşitsiz ve
tek yanlı bir ilişki biçiminin Türkiye’ye benimsetilmesini
kolaylaştırmaktadır. AB’nin Türkiye içinde psikolojik
harekat üssü haline gelen bazı AB’cilerin görevi,
kolaylaştırıcı bir rol oynamaktır. Çünkü AB’ciler
çıkarlarını, Türkiye’nin AB tarafından kontrol
edilmesinde görmektedirler.
Anti-AB’ciler
ise, neredeyse Avrupa’ya sırtını bütünüyle dönmeyi
önermekteler.
Bugün
Türkiye’nin adaylık için neyi yapıp yapmadığı
tartışılmaktadır. AB’nin görünür gelecekte Türkiye’yi
üye yapıp yapmayacağı sorusu sorulsa bile hemen
gündemin dışına itilmektedir. Halbuki tam da irdelenmesi
gereken bu sorudur. Bu çerçevede Türk halkının
refah,özgürlük ve hukuk içinde yaşama arzusunu
AB ile kaim saymak ya da eşitlemek, olmazsa bir
felaketten bahsetmek halka güvensizlik, halkı
kullanmak ve kandırmaktır.
Türkiye,
Avrupa ile geniş ve önemli ekonomik ilişkilere
sahiptir. Üç milyondan fazla Türk vatandaşı Avrupa’da
yaşamaktadır.Türkiye, Avrupa ile ekonomik ve ticari
bağlarını azaltmak ve koparmak yerine, karşılıklı
fayda esasına göre daha da geliştirmelidir. ABD
ve Avrupa yanında Rusya ve Çin ile, Ortadoğu,
Balkanlar ve Akdeniz ülkeleriyle de iyi münasebetler
kurmalıdır.
Türkiye,
iç bölünmelerden, cepheleşmelerden, husumetlerden
çok çekti. Kendini bu ülkeye ait hissedenlerin
AB’nin aşırı tarafı ya da karşıtı olmaktan elde
edeceği bir şey yoktur. Ancak ülkesine, yani Türkiye’ye
taraf olmaktan sayısız kazanımları olacaktır.
Bugün
Türkiye’nin baş belası hem iç hem dış meselelerdeki
“siyasetsizliği”dir. Maalesef sağlık, tarım, eğitim
vs. siyaseti olmadığı gibi Türkiye’nin bir “Avrupa
siyaseti” de yok görünmektedir.
“Siyasetsizlikten”
kurtulmak, her alanda giderek artan problemlerden
kurtuluşun da çaresi olacaktır.
|